Uya (hısım/kardeş)-çocuğu çocuğu çoç-ası (emekle-mesi) günü doum çızgılı (izli/lekeli/kusurlu) çocuğu şen/sena günü el över alem övüş suçlusunu (sebeb-olanı) day-cısı (ilk kocadan olma çocuğa bakan dadısı/bakıcısı) sorçık-ı (soğur-çıkıntısı/soğurmak kökteşi ve «meme-ucu» anlamında olabilecek sözcük.) okşar-olur/öşerir-olur (uşaın/uşağın ?)

UYÇCSU ÇCSU ÇCOSU ÇNÜ DOIM ÇZGCLÜ ÇCSU ŞEİN/SEİN ÇNÜ ÜL-ÖPER/ÖFER OLAM ÖPŞ/ÖFŞ SÇuCSU DOYCSU SOR-ÇG-U OŞAIN/ÖŞEİN UY ÇCSU ÇCSU ÇoCaSÜ ÇüNÜ doum (doğum) çızgıçlu ÇCSU ŞEN/SEİN ÇNÜ ÜL ÖPER/ÖFER, OLAM ÖPÜŞ/ÖFÜŞ SuÇuCS DOYCıSU SOR-ÇıG-U OŞAIN ( /uşağın ?) Uya (hısım/kardeş)-çocuğu çocuğu çoç-ası (emekle-mesi) günü doum çızgılı (izli/lekeli/kusurlu) çocuğu şen/sena günü el över alem övüş suçlusunu (sebeb-olanı) day-cısı (ilk kocadan olma çocuğa bakan dadısı/bakıcısı) sorçık-ı (soğur-çıkıntısı/soğurmak kökteşi ve «meme-ucu» anlamında olabilecek sözcük.) okşar-olur/öşerir-olur (uşaın/uşağın ?) Hısım-çocuğunun çocuğu, emeklediği gün, doğum kusurlu çocuğu (yürüdüğü-bu-) şen/övgü-(sena) gününde el (yabancı) över alem övüş suçlusunu/sebepkarını (suç sözcüğü; «bir şeyin sapmasını bildirir» burada sorumlusu/sebepkarı anlamında kullanılmış olmalıdır) dadısının meme-ucunu okşar/öşeler-(öşele-mek > iki avuç arasında ovalamak/ezmek/okşamak) The English equivalent of this allegorical sentence in meaning is: On the first day of moving on hands and knees a disabled child born from the marriage of relatives within the same family can be seen as praiseworthy by strangers. However, those familiar with the child may point to the child's wet nurse's nipples as the reason for this success and may feel that they should be caressed. (In other words, some people tend to think that this success is due to the wet nurse's nipple and are inclined to stroke them). In essence; People often interpret events in a way that is disconnected from reality but tends to relate to what they are truly interested in. The way people evaluate events and the conclusions they can draw from them are often associated with what they are focused on, even though they may not be related to the facts. Uya > (hısım/kardeş) > Divanü Lügati't-Türk el-yazmasında "UYA" sözcüğü "hısım, kardeş" anlamında geçmektedir. / In the Divanü Lügati't-Türk manuscript, the word "UYA" is used in the meaning of "relative, brother". https://sozce.com/nedir/322422-uya ÇCSU > ÇoCu-SU > Çocu-ğu > https://sozce.com/nedir/78028-cocu & https://sozce.com/nedir/78027-cocoh ÇoCaSÜ > çoç-ası (emekle-mesi)/Çoç=emekleme hareketi> https://sozce.com/nedir/78169-coc & https://sozce.com/nedir/79434-coce ÇüNÜ > çün-ü > Muhtelif cümlelerde bu sözcüğün aynı anlamda cümle bütünlüğünü bozmayacak biçimde okunmuş olması ile yazarın ağzında günümüz GÜN sözcüğünün ÇÜN biçiminde olduğu doğrulanmıştır. / It has been confirmed that today's word GÜN (day) is in the form of ÇÜN in the author's mouth, as this word has been read in the same sense in various sentences without disrupting the integrity of the sentence. https://sozce.com/nedir/144391-gun & https://sozce.com/nedir/213402-kun Note: Possibly, the English word SUN may have passed from the dialects of Tatar Turks to Indo-European languages ​​and undergone the phonetic transformation KÜN > ÇÜN > ŞÜN > SÜN > SUN. DOIM > doum (doğum) > https://sozce.com/nedir/100062-doum#google_vignette & https://sozce.com/nedir/99776-doom & https://sozce.com/nedir/98084-dogum ÇZGCLU > çızgıclu > çizgili (izli/lekeli/kusurlu) > https://sozce.com/nedir/77707-cizgi & https://sozce.com/nedir/77751-cizgili & https://sozce.com/nedir/75356-cizgi ŞEN/SEİN > şen/sein > şen/sena > https://sozce.com/nedir/295800-sengun & https://sozce.com/nedir/295751-sen & https://sozce.com/nedir/276493-sena ÜL-ÖPER/ÜL-ÖFERl > EL-ÖPER/EL-ÖVER > https://sozce.com/nedir/324776-ul & https://sozce.com/nedir/249007-opmek#google_vignette & https://sozce.com/nedir/250338-ovme OLAM (olmuş olan her şey) > ALEM > https://sozce.com/nedir/11276-alem ÖPŞ/ÖFŞ > ÖPüŞ/ÖVüŞ > https://sozce.com/nedir/249033-opus & https://sozce.com/nedir/250395-ovus SÇuCSU > saç-ucu-su/suçu-cusu (suçlusu/sebeb-olan-kimse) > Divanü Lügati't-Türk el-yazmasında SUÇ sözcüğü "suç, cürüm" anlamında ve "bir şeyin sapmasını bildirir" olması ile açıklanmış. / In the Divanü Lügati't-Türk manuscript, the word SUÇ- is explained as meaning "crime" and "denotes the deviation of something". https://sozce.com/nedir/290045-suc & https://sozce.com/nedir/290089-suclanmak DOYCSU > day-cısı (ilk kocadan olma çocuğa bakan dadısı/bakıcısı) > DAY = Dul kadın evlenirken yanında götürdüğü ilk kocasından olma çocuk > https://sozce.com/nedir/84966-day & https://sozce.com/nedir/85148-daygeldi & https://sozce.com/nedir/85145-daye & https://sozce.com/nedir/84973-daya SOR ÇGU > SOR ÇGÜ > Soğurma çıkıntısı/çükü (sor-çık-ı) (soğur-çıkıntısı/soğurmak kökteşi ve «meme-ucu» anlamında olabilecek sözcük.) > Divanü Lügati't-Türk elyazmasına göre "SORGU" sözcüğü "hacamak aygıtı, kendisiyle kanı alınacak ve emilecek aygıt ve şişe" anlamındadır. Burada sözcüğün SOR kökünün SOĞURMAK, emmek anlamında olduğu görülmektedir. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğüne göre de SORGAÇ sözcüğü "emzik/yalancı-meme" anlamındadır. / According to the Divanü Lügati't-Türk manuscript, the word "INTERROGATION" means "cupping device, device and bottle with which blood will be drawn and sucked". Here it can be seen that the root of the word SOR means to ABSORB, to absorb. According to the Türkiye Turkish Dialects Dictionary, the word SORGAÇ means "pacifier/fake-nipple". https://sozce.com/nedir/286673-sorgu & https://sozce.com/nedir/286670-sorgac & https://sozce.com/nedir/286748-sormak & https://sozce.com/nedir/285239-sogurma & https://sozce.com/nedir/285249-sogurmak OŞAIN/ÖŞEİN > okşar-olur/öşerir-olur > okşar/öşeler-(öşele-mek > iki avuç arasında ovalamak/ezmek/okşamak) > https://sozce.com/nedir/240368-oksama & https://sozce.com/nedir/249900-oselemek